Yunanistan Motosiklet Gezisi: Sınırdan Geçiş
Peşpeşe iki gol…Yunanistan sınır görevlisi motosikleti görebilmek için kafasını gişe camından biraz çıkardı, İngilizce nereden gelip nereye gidiyorsun muhabbetinden sonra yanındaki Yunan Polisi öp öz Türkçe olarak ” sen delisin” dedi. Muhabbete Türkçe devam edip gülüştük ve tebessümle ugurladılar. Dedeagaç’ ta bir esnafa azıcık İngilizcemle motosiklet servisi sordum, O da öp öz Türkçe ” motorun nesi var” dedi. Zincir ve lastik kontrolü dedim. İki dakikada kontrolleri yaptı. Yan konuttan yaşlı bir anne çıktı, Yorgos’un annesiymiş. Anne de motorla buralara gelinir mi diye Türkçe tatlıca epey bir fırçaladı ve ikinci golü attı ” saçın beyazlamış ama akıl kalmamış” dedi.
Düşük bir bütçe ve araçla yurtdışına çıkmak aslında bir çok mali riski göze almayı gerektirir. Örneğin geziyi tamamlayıp sınırdan çıkarken karşınıza yüklü miktarda trafik cezası çıkabilir. Yunanistan’da trafik cezaları oldukça yüksek olup Işık ihlali bile (duyduğumu söylüyorum) 500 Euro imiş. Araç bozulabilir, kullanılamaz hale gelebilir kasko yoksa büyük problem olur. Kendiniz için seyahat sigortası, kazalar için zorunlu yeşil sigorta ve aracınız için kasko önemli bir güvence olur. Ben kasko yaptırmadım çünkü neredeyse bu gezide yaptığım harcamalar kadar kasko ücreti söz konusuydu. Türk ve Yunan sınır kapılarından geçişte herhangi bir zorluk yok. Rutin kontroller 15 dakika kadar sürüyor. Sabahın erken saatleri yani 6-7 gibi kuyruk da olmuyor. Geçiş pulu ve sigorta işlemleri sınırda da 7/24 yaptırılabiliyor ve kredi kartı da geçerli.
Türkiye ve Yunanistan sınırının her iki tarafında Meriç Nehri’den beslenen çeltik tarlaları var. Çeltik tarlası demek uçan ve zıplayan böceklerin bolluğu demektir. Özellikle gece yolculuğunda bu canlılarla sayısız çarpışma yaşanmaktadır. Kask camı uçan böceklerle çarpışmanın izleriyle dolar taşar. Bu durum Tosya, Kargı gibi çeltik tarlalarının olduğu yerlerde de yaşanır. Kapalı kask kullanmayanla, boynunu kapatmayanın vay haline. Hava da çarpışılan böceklerin hepsi sinek ve sivrisinekten de oluşmuyor, ısıranları da var. Zıp zıp yola fırlayıp tekerin önüne çıkan ya da başka araçlar tarafından ezilmiş kurbağaları da göz ardı etmemek gerek.
Geçişimi tamamladıktan sonra çevresi yer yer öbek öbek, renk renk çiçeklerle dolu bir otoyola doğrudan bağlandım. Selanik’e kadar yol boyunca bulunan şehirlere uğrayıp kahve içtim. Daha önce gezdiğim için çok zaman ayırmadım bu şehirlere. Yine de Selanik merkezine gece yarısı ulaşabildim. Selanik’e gece varmamın en önemli nedeni Gümülcine’den (Komotini) Selanik’e eski yolu kullanarak Nestos Milli Parkı içinden gitmeyi tercih etmiş olmamdı. Bu yol geniş şeritleri olan çok kullanılmayan çevresi doğal güzelliklerle dolu bir yol ve bu yolu yalnız sürüşler için önermem. Yolun büyük kısmı her iki yandan ağaçlarla kaplı, yine bir kısmının her iki tarafında göl ve sazlıklar var. Yan basan tekerle motosikletle birlikte yol dışına çıkılsa sürücü ve motosiklet ancak bir tesadüfle fark edilebilir.
Umut Gazi