Yolu İstanbul’dan da Geçen, Polisiye Romanların Ünlü İsmi Agatha Christie
Endüstri devrimiyle birlikte Mısır ve Hindistan’ı alarak çok zenginleşen İngiltere’de dünyaya gelen ve polisiye roman denilince akla ilk gelen yazar olan Agatha Christie’nin ilginç yaşamından bahsetmek istedik. Ashfield’de zengin bir iş adamının torunu olan Agatha iyi bir çocukluk geçirmiş ve bunun insan hayatında başına gelebilecek en güzel şeylerden biri olduğunu dile getirmiştir. Dedesinin mirasını doğru yönetemeyen babası krizden çıkış yolunu Fransa’nın güneyinde bir otele yerleşmek suretiyle aramaya başlasa da Agatha 11 yaşında iken hayata gözlerini yumar. Ekonomik anlamda yaşadığı kriz derinleşse de Ashfield’daki evin satılmasına asla müsaade etmez. Orası onun için yuvadan öte bir yerdir. Şiire odaklanan ve 18’ine gelen Agatha yazdığı iki şiiri bir dergiye yollar. Şiiri ödül kazanır. Annesiyle birlikte Mısır’a giderler. Burada kendisini İngiltere’ye hazırlar.
Agatha Evleniyor ve Dünya Seyahatine Çıkıyor
22 yaşına geldiğinde bir partide kendisine soyadını veren Archibald Christie ile tanışır. İki yıl sonra gönüllü hemşire olarak orduya katılsa da geri dönecek ve Archibald’la evlenecektir. Hemşireliğin yanı sıra eczacı olarak da çalışmaya başlayan Agatha dedektiflik hikayelerine burada eğilim göstermeye başlar. Hatta başladığı bir hikayeyi bitirmek istemenin getirdiği azimle şehir dışında yer alan bir otele giderek inzivaya çekilir ve parmakları acıyıncaya dek yazar. Kimseyle irtibat kurmaz. Baş gösteren ekonomik zorluklar onu Ashfield’daki evi sattırmaya ikna edemez.
Archibald, aldığı deniz ticareti işini kabul eder ve çiftimiz gemiyle bir yıl boyunca dünyayı gezme şansı yakalar. Güney Afrika’nın Cape Town’una dümen kıran gemide güneş ışığı ve denizden çok etkilenmiş, dağlar ve şeftaliler onu büyülemiştir. Ardından Avustralya ve Yeni Zelanda’dan sonra Hawaii’ye geçen gemi Kanada’ya ve New York’a uğrar. Bütün birikimlerini bu seyahatlerde tüketen Christie çiftinden Agatha yazmayı sürdürür. Amerikalı bir yayıncı kitabını basmayı teklif eder ve Christie’ler çok para kazanır.
Agatha ve Türkiye Sehayati
Kocasının başka bir kadınla birlikte olduğunu gören Agatha bir arkadaşının da yönlendirmesiyle Orient Express ile İstanbul-Şam-Bağdat yönüne bilet alır. Trende tanıştığı Hollandalı bir mühendis ona İstanbul’u gezdirmeyi teklif eder. Türkiye topraklarından Bağdat’a geçerken Toroslar üzerindeki Kilikya Kapısı onu derinden etkiler. Ur şehrini görmeyi çok istemiş ve burada tanıştığı genç bir arkeolog ile ikinci evliliğini yaptıktan sonra Londra’ya gider. İkinci Dünya Savaşı’nda evi bombalanana dek odasında eserlerini yazmayı sürdürür. Tekrar gönüllü hemşireliğe dönen Agatha savaş ortamından kaynaklanan karanlık tablodan zihnen kurtulmak için yazmayı sürdürür.
Eczacılık yaptığı dönemden kalma organik ve sentetik kimyasal bilgisi ona zehirlenmeli ölümler konusunda ustalık kazandırır. Nil Nehri, Mezopotamya, Suriye, Irak ve Mısır gezilerinden öğrendiklerini başarıyla romanlarına yansıtır. Bazı söylentilere göre Agatha Christie Doğu Expresinde Cinayet adlı ünlü romanı İstanbul’da Pera Palas’ta 411 no.lu odada yazmıştır. Otel idarecileri bunu Christie’nin imzasından doğrulamaktadır.
Defalarca eserleri film ve dizilere uyarlanan ve kitapları milyonlarca satan Christie, romanlarındaki kahramanlar Hercule Poirot ve Miss Marple’yi kendisinden önce öldürmeyi seçer. Eserleri 113 dile çevrilen, Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı unvanı alan Agatha Christie 1976 yılında İngiltere’nin Wallingford şehrinde hayata gözlerini yumar.